Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) ve Rapor Oranları Hakkında Kapsamlı Bilgi
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB), kişinin günlük yaşamını önemli ölçüde etkileyen, kontrol etmekte zorlandığı aşırı, sürekli ve nedensiz endişe hali ile karakterize yaygın bir ruh sağlığı durumudur. "Rapor edilme" kavramı ise genellikle iki bağlamda ele alınır:toplumdaki yaygınlık oranları (prevalans) ve sağlık kuruluşlarına başvuru veya resmi tanı alma oranları. Ayrıca, Türkiye bağlamında, sağlık raporu veya maluliyet/engellilik oranı olarak da anlaşılabilir.
1. Toplumdaki Yaşam Boyu ve Yıllık Yaygınlık Oranları
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve birçok epidemiyolojik çalışma, YAB'nin dünya genelinde yaşam boyu yaygınlığının yaklaşık %5-6civarında olduğunu göstermektedir. Yani, her 100 kişiden 5-6'sı hayatının bir döneminde YAB tanısı alabilir.
- 12 aylık yaygınlık (son bir yıl içinde görülme sıklığı) ise genellikle %2-3aralığındadır. Bu oranlar ülkeden ülkeye, kültürel ve sosyoekonomik faktörlere göre değişiklik gösterebilir.
- Türkiye Ruh Sağlığı Profili Çalışması gibi ulusal araştırmalar, Türkiye'de anksiyete bozukluklarının (YAB dahil) yaygınlığının benzer veya biraz daha yüksek olabileceğine işaret etmektedir. Bazı çalışmalar Türkiye'de YAB yaygınlığını %4-8 arasında bildirmektedir.
2. Sağlık Kuruluşlarına Başvuru ve Tanı Alma Oranları
- Toplumdaki gerçek yaygınlığa rağmen, tüm YAB hastaları resmi olarak tanı almaz veya tedavi için başvurmaz. Tanı konulmamış veya tedavi edilmemiş vakaların oranı oldukça yüksektir. Bunun nedenleri arasında damgalanma korkusu, belirtilerin "kişilik özelliği" olarak görülmesi veya yardım arama konusundaki bilgi eksikliği sayılabilir.
- Birinci basamak sağlık hizmetlerine (aile hekimliği) başvuran hastaların önemli bir kısmında (%10-20'sine varan oranlarda) altta yatan bir anksiyete bozukluğu (çoğunlukla YAB) olduğu tespit edilmektedir.
3. Türkiye'de Engellilik (Maluliyet) Raporu ve Oran Yüzdesi
Bu kısım, sorunun "rapor edilme" ifadesiyle en çok ilişkili olabilecek bölümdür. Türkiye'de, YAB tanısı alan bir kişi, hastalığın iş gücünü veya günlük yaşam işlevlerini ne ölçüde kısıtladığına bağlı olarak engellilik (maluliyet) raporu alabilir. Bu rapor, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Özürlü Sağlık Kurulu tarafından düzenlenir.
- Verilecek engellilik oranı yüzdesi,hastalığın şiddetine, sürekliliğine, tedaviye yanıtına ve kişinin mesleki/sosyal uyumunda yol açtığı kayba göre bireysel olarak belirlenir. Sabit bir yüzde yoktur.
- SGK Sağlık Kurulu Raporları Rehberi 'ne göre, psikiyatrik hastalıklarda engellilik oranı, "Balthazard Formülü" adı verilen bir hesaplama yöntemi kullanılarak değerlendirilir. YAB gibi bir anksiyete bozukluğu için, belirtilerin tipi, sıklığı ve işlevsellik kaybı göz önüne alınarak bir puanlama yapılır.
- Genel bir çerçeve çizmek gerekirse, hafif-orta şiddetteki YAB vakaları genellikle düşük oranlar (%20-40aralığı) alabilirken, tedaviye dirençli, ağır şiddetteki, kişinin temel ihtiyaçlarını karşılamasını veya çalışmasını engelleyen vakalarda bu oran %40'ın üzerine, hatta %50-60 ve üzerine çıkabilir. Çok ağır ve sürekli hastane yatışları gerektiren durumlar daha yüksek oranlar alabilir.
- Bu oran, kişiye vergi indirimi, erken emeklilik, kamu personeli alımlarında öncelik gibi bazı haklar sağlar. Önemli Not: Bu rapor ve oran, tamamen tıbbi ve hukuki bir süreçtir. Konunun uzmanı bir psikiyatrist tarafından kapsamlı değerlendirme ve gerekli belgelendirme yapılması şarttır.
4. Özet ve Önemli Noktalar
- Toplumda Görülme Sıklığı: Yaşam boyu ~%5-6, yıllık ~%2-3.
- Tanı Alma Oranı: Gerçek yaygınlıktan daha düşüktür; birçok vaka tanı almamıştır.
- Engellilik Rapor Oranı (Türkiye İçin): Hastalığın bireyde yol açtığı işlev kaybına göre değişir. Hafif-orta şiddette %20-40, ağır şiddette %40'ın üzerinde olabilir. Kesin oran, resmi sağlık kurulu tarafından belirlenir.
- YAB, etkili tedavileri (psikoterapi - özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi ve ilaç tedavisi) olan bir hastalıktır. Doğru tanı ve tedavi ile belirtiler büyük ölçüde kontrol altına alınabilir ve yaşam kalitesi artırılabilir.
Bu bilgiler genel bir rehber niteliğindedir. Kesin tanı, tedavi ve raporlandırma için mutlaka bir psikiyatri uzmanına başvurulmalıdır. |